Bir Balık Çölde Nasıl Hayatta Kalabilir?

Çöl dişlisazanı, ısının yıkımından korunmak için evrim geçirmiş. Ancak
çare olarak bulduğu oksijensiz dönemlerin de sakıncaları var.
Susuzlukla özdeşleşmiş bir coğrafyada bir balık nasıl hayatta kalabiliyor?
Asla bir çöl dişlisazanına karşı nefes tutma yarışına girişmeyin. Kaliforniya’nın Ölüm Vadisi yakınlarındaki sıcak kaynak sularında yaşayan minik yüzücü, bu yıl yayımlanacak yeni bir araştırmaya göre beş saat boyunca oksijensiz yaşıyor. Geçtiğimiz hafta düzenlenen Amerikan Fizyoloji Derneği Deneysel Biyoloji Toplantısı’na katılan araştırmacılar, bu olağanüstü becerinin çöl türünün çevredeki hızlı değişime karşın varlığını sürdürmesini sağlayan bir uyum yöntemi olduğunu belirttiler.
Sıcak Kavururken Las Vegas’taki Nevada Üniversitesi’nden Frank van Breukelen ve Stanley Hillyard, kritik tehlike altındaki çöl dişlisazanının son 10 bin yıldan nasıl sağ çıktığını anlamak istemişler. Bir zamanlar serin ve büyük bir göl olan yaşam alanları, görece kısa sayılabilecek bu süre içinde 35°C’lik bir dizi küçük havuza dönüşmüş.
Bu balıkların evrim öyküsüne bakınca, “çok da uzun olmayan bir süre önce daha serin ortamlarda yaşadıkları anlaşılıyor,” diyor van Breukelen. Ortamın sıcaklaşması sadece kötü bir talih: “Bazen hayvanlar da kötü semtlerde yaşayabiliyor,” diyor.
Bilim insanlarına göre balık bu değişime, ürediği sığ ve sıcak sahanlık alanlarda daha az zaman harcamak gibi davranış değişiklikleriyle cevap vermiş. Yavrulamaya daha az zaman ayırmak türlerin gelişimine destek olmuyor elbette. Doğal ortam kaybı ve yerel olmayan türlerle yarıştan büyük zarar gören çöl dişlisazanı açısından bu durum ciddi bir endişe kaynağı.
Asla bir çöl dişlisazanına karşı nefes tutma yarışına girişmeyin. Kaliforniya’nın Ölüm Vadisi yakınlarındaki sıcak kaynak sularında yaşayan minik yüzücü, bu yıl yayımlanacak yeni bir araştırmaya göre beş saat boyunca oksijensiz yaşıyor. Geçtiğimiz hafta düzenlenen Amerikan Fizyoloji Derneği Deneysel Biyoloji Toplantısı’na katılan araştırmacılar, bu olağanüstü becerinin çöl türünün çevredeki hızlı değişime karşın varlığını sürdürmesini sağlayan bir uyum yöntemi olduğunu belirttiler.
Sıcak Kavururken Las Vegas’taki Nevada Üniversitesi’nden Frank van Breukelen ve Stanley Hillyard, kritik tehlike altındaki çöl dişlisazanının son 10 bin yıldan nasıl sağ çıktığını anlamak istemişler. Bir zamanlar serin ve büyük bir göl olan yaşam alanları, görece kısa sayılabilecek bu süre içinde 35°C’lik bir dizi küçük havuza dönüşmüş.
Bu balıkların evrim öyküsüne bakınca, “çok da uzun olmayan bir süre önce daha serin ortamlarda yaşadıkları anlaşılıyor,” diyor van Breukelen. Ortamın sıcaklaşması sadece kötü bir talih: “Bazen hayvanlar da kötü semtlerde yaşayabiliyor,” diyor.
Bilim insanlarına göre balık bu değişime, ürediği sığ ve sıcak sahanlık alanlarda daha az zaman harcamak gibi davranış değişiklikleriyle cevap vermiş. Yavrulamaya daha az zaman ayırmak türlerin gelişimine destek olmuyor elbette. Doğal ortam kaybı ve yerel olmayan türlerle yarıştan büyük zarar gören çöl dişlisazanı açısından bu durum ciddi bir endişe kaynağı.
Kuralları Değiştirmek
Balığın,
psikolojik esneklik sayesinde kurtulduğunu söylüyor van Breukelen.
Esneklik örnekleri arasında, çevre koşullarına bağlı olarak kış uykusuna
yatıp yatmayan hayvanları ya da toprak kurbağası iribaşı gibi hepsinin
sağ kalması için yeterli kaynak olmadığında kardeşlerini yiyen
hayvanları saymak mümkün. Bu uygulama, durumun gereklerine göre esneklik
göstermek anlamına geliyor. Araştırmacılara göre, çöl dişlisazanının
durumunda esneklik, nefes almada, daha doğrusu nefes almamada kendini
gösteriyor.
Nefesle alınan oksijeni
parçalamak, enerji ortaya çıkarmak için çok elverişli bir yol. Ancak
yüksek ısılı bir ortam söz konusu olduğunda bu işlem balık için
tehlikeli olabiliyor. Çünkü çok fazla miktarda serbest radikal ortaya
çıkarıyor. Kimyasal olarak reaktif moleküller olan serbest radikaller,
proteine, hücre zarına ve DNA’ya zarar veriyor.
Çöl
dişlisazanı bu zararı, oksijenli (aerobik) solunum ile oksijensiz
(anaerobik) solunumu aralıklarla birbirinin yerine geçirerek en aza
indirgiyor. Bazen beş saatlik dönemler boyunca oksijensiz kalabiliyor.
(Anaerobik solunum insanlar tarafından, yoğun egzersiz sırasında oksijen
kaslara erişme hızından daha hızlı tüketildiğinde kullanılıyor.)
Bu
dönemlerde balık etanol üretiyor ve bunu bir damla oksijen dahi olmadan
enerjiye dönüştürüyor. Araştırmacılar bu işlemin çöl dişlisazanının
aşırı sert koşullara sahip bir ortamda yaşamaya devam etmesinin nedeni
olduğunu düşünüyor.
Kötünün İyisi
Ancak
bu basit bir ikame işlemi değil. Araştırmacılar çöl dişlisazanı
metabolizmasının, oksijensiz dönemlerde oksijen olduğu zamanlara kıyasla
15 kat daha hızlı enerji üretmek zorunda kaldığını keşfetmişler.
“Bazen
organizmalar kötünün iyisini seçmek zorunda kalıyor ama bu da
alternatifin iyi bir seçenek olduğu anlamına gelmiyor,” diyor van
Breukelen. “Bu işlemin balığı çok zorladığını düşünüyoruz.” Oksijensiz
solunum hücresel zararı azaltıyor, ama balığın yaşam süresinin görece
kısa olmasından sorumlu olabilir.
Ancak hızlı değişen iklim, çöl dişlisazanını hiç yoktan iyidir tarzı bu çareye başvurmak zorunda bırakmış gibi duruyor.
Kısa
yaşam sürecine rağmen bu küçük balığın etkileyici yetileri olduğunu
söylüyor van Breukelen. “Bazen balığın bu ‘paradoksal anaerobizmi’
kullanarak yüzdüğünü görüyoruz. Oksijen olmadan hızla yüzmeye
çalıştığınızı düşünün! Çılgınca bir şey.”
kaynak:nat geo
Joel Sartore, National Geographic Creative
Yorumlar
Yorum Gönder